Asıl İslam
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

HAC'DA ŞEYTAN TAŞLAMA VE ZAMANI

Aşağa gitmek

HAC'DA ŞEYTAN TAŞLAMA VE ZAMANI Empty HAC'DA ŞEYTAN TAŞLAMA VE ZAMANI

Mesaj  Hasan Perş. Kas. 27, 2008 12:07 am



HAC'DA ŞEYTAN TAŞLAMA VE ZAMANI

T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hacı adaylarına bilgilendirme mahiyetinde dağıtılan “Hac Rehberi” kitabında taşlama zamanıyla ilgili şu bilgi verilmektedir:
“ 1- Bayramın ilk günü (10 Zilhicce)
Fecri sâdık’ın zuhurundan ertesi gün aynı vakte kadar olan süredir. Ancak:
a- Güneş doğmadan önce atılması mekruh;
b- Güneşin doğuşundan, öğle vaktine kadar olan sürede mesnûn (sünnet);
c- Öğle vaktinden, güneş batıncaya kadar kerahetsiz câiz;
d- Mazeretsiz güneş battıktan sonraya bırakılması ise, câiz fakat mekruh görülmüştür.
2- Bayramın 2 ve 3’üncü Günleri (11-12 Zilhicce)
Zeval vaktinden (güneşin tepe noktasına gelmesinden), ertesi gün fecr’i sâdık’a kadar olan süredir. Ancak mazeretsiz güneşin batmasından sonraya bırakılması mekruh görülmüştür. Zevalden önce atılması ise câiz olmaz.
3-Bayramın Dördüncü Günü (13 Zilhicce)
Fecr’i sâdık’tan, güneş batıncaya kadar olan sütredir. Ancak henüz güneş doğmadan atılması mekruh; güneşin doğmasından, zeval vaktine kadar olan sürede câiz; zeval vaktinden sonra atılması ise mesnundur.”
Bu konuda mezhep görüşleri şöyledir:
Kurban bayramının dört günü şeytan taşlama zamanıdır.
Bayramın ilk günü:
Hanefîlere göre: Bayramın birinci günü imsak vaktinden ertesi günün imsak vaktine kadardır.
Akşam vakitlerinde yani geceleri taş atmanın mekruh olması, karanlıkta atılan taşın hedefe gitmeme endişesi ve başkasına zarar verebilme korkusundandır. Bugün ise böyle bir endişeye mahal yoktur. Zira yeteri kadar ışıklandırma yapılmaktadır.
Malikîlere göre: Şeytan taşlamanın vakti birinci gün imsak vakti ile başlar, akşam vaktine kadar devam eder.
İmam Malik’e göre, Müzdelife’de akşam-yatsıyı cem eden, yemek yiyecek kadar istirahat ettikten sonra yola devam eder taşlamasını yaparsa bir şey lazım gelmez, caizdir.
Şafiî ve Hanbelîlere göre: Taşlama vakti gecenin yarısından itibaren başlar, ertesi gün imsak vaktine kadar devam eder. Özet olarak taşlama birinci gün için gece yarısından ertesi günü imsak vaktine kadar yapılabilir.
Bu, şu demektir:
Şafiî ve Hambelîlere göre, Müzdelife’den gece yarısından sonra,
İmamı Malik’e göre ise Müzdelifeden yatsıdan sonra geçip ardından şeytanı taşlamak caizdir.
Bayramın 2. 3. günleri
Klasik fıkıh kitaplarında bu iki günde taş atma zamanı zeval vaktinde başlayıp ertesi günü imsak vaktine kadar devam ettiği söylenmekte olup yine bu iki günde zevalden önce taşlama caiz olamaz denilmektedir.
Bu konu üzerinde durmamızda fayda var, şöyle ki: Allah-ü Teala Kur’an-da: “Allah, dinde size zorluk yaratmadı”, başka bir ayette: “Allah size zorluk murat etmedi.” Yine diğer bir ayette: “Her zorluğun muhakkak bir kolayı vardır.” Buyurmakta, Hz. Peygamber ise : “Kolaylaştırın zorlaştırmayın, müjdeleyin nefret ettirmeyin ”. “Kim kardeşinin bir sıkıntısını giderirse Allah da sıkıntıların olduğu kıyamette gününde onun sıknıtısını giderir.” Buyurmaktadır. Yüce Resulden bize gelen, (Aişe validemizin rivayetine göre) efendimiz iki şey arasında serbest karar vermek durumunda kaldığında daima en kolay olanını seçerdi.
Böyle olmasına rağmen nereden nasıl gelmiş bilinmez “ibadetler ne kadar zor olursa, ibadet esnasında ne kadar sıkıntı çekilirse sevap o kadar daha çok kazanılır.” gibi yanlış bir anlayış hâkimdir. Hac esnasında şeytan taşlama işi bu zorluğun en şiddetli şekilde yaşandığı bir ibadet haline gelmiştir. Haccın esas rüknü olmayan ve hac tamamlandıktan sonra yani kişiler “hacı”olduktan sonra yapılan bu ibadet yüzlerce canın feda edildiği, nazik bedenlerin ayaklar altında ezildiği tüyleri ürperten bir hal almıştır. Yukarıda bir kısmını sunduğumuz ayet ve hadisler ortadayken yaratıcının ifadesiyle “kemale ermiş, mükemmel hale gelmiş” bir din de bunun çözümü yok mudur? Yoktur denirse bu dinin mükemmelliği iddiası havada kalmaz mı?
Hayır, her zorluğun bir kolaylığı bulunduğu dinimizde bununda çözümü vardır. Vardır da bunu anlayabilen, kavrayabilen âlimlere ihtiyaç vardır. Allah’a hamd olsun ki böyle âlimler de vardır.
İşte onlardan birisi şeyh Muhammed Gazalidir.( ) Üstad bu mesele ile ilgili şunları söyler:
“Taş atmaktan maksat, âlemlerin Rabbini açıktan ve alenen zikretmek ve anmaktır. Taş atmak ise sadece bir simge ve işarettir.” Ama ne yazık ki bugün şeytan taşlama işi sadece güçlü ve enerji sahiplerinin yapabildiği izdiham sebebi ile güçsüzlerin, yaşlıların, kadınların, oradan buraya atıldığı veya ayaklar altında çiğnendiği bir amel haline gelmiştir. Niçin? Çünkü kabul edilmiş olan fıkhî görüş, taşlamanın sadece zevalden sonra güneşin batmasına kadar olan sürede yapabileceği görüşüdür. Bu görüş asla kabul edilecek görüş değildir. Bu görüşün ne kitapta nede sünnette bir dayanağı yoktur. Ben hacı adaylarına gece gündüz ayrımı yapmaksızın taşlamayı izdihamın az olduğu, sıcaklığın düşük olduğu vakitte yapmalarını tavsiye ediyorum.
Hac ibadeti fakihlerinden ve Mekkenin bilgini tabiîn’in fıkıhçılarından biri olan Ata, Yemen âlimlerinden ve tabiîn fıkıhçılarından biri olan Tavus , (bu iki zat, ümmetin bilgesi olan Abdullah b. Abbas’ın talebelerindendir.) Yine İslam âleminin fıkıhçılarından ve ehli beyt imamlarından Ebu Cafer el-Bakr. Bu üç bilgine göre taşlama günlerinin hepsinde zevalden önce taşlama yapılabilir ve yapılması caizdir.
Hatta bu görüşü Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezhebinin fakihlerinden bazı son zaman âlimleri de savunmaktadırlar. Bu görüş ayrıca imam Ahmet’ten gelen bir rivayette de açıklanmıştır.
Bu insanlar bizim gördüğümüz kalabalıkları, insanların ayaklar altında nasıl ezilip öldüklerini görmedikleri halde bu fetvayı vermişlerdir. Bugün bizim gördüğümüz müessif manzaraları görselerdi acaba ne derlerdi?
“Zamanın değişmesiyle hükümlerde değişir.” kaidesi burada değil de nerede işlerlik kazanacaktır?
Hadiste buyrulur ki ; “Taşlamalar ve Safa ile Merve arasındaki “say” Allah’ı zikretmek için yapılır.” Bu hadisi Tirmizi rivayet etmiş ve sahih olduğunu söylemiştir. .
İbadetlerde maksadın ne olduğunu kavramak, ibadet kadar belki daha da önemlidir. Yüce Resulün yaptığı fiillerde maksat ne idi? Peygamberin maksatsız boş işleri yapması onlarla meşgul olması mümkün olabilir mi? Meselâ Hz. Muhammed (a.s.) birinci taşlamayı (cemre-i ûlâyı) yaptıktan sonra orada uzun zaman kalarak Allah’a dua ederdi. İkinci taşlamada da aynısını yapardı. Bugün dalga dalga gelen insan yığınları ve izdihamında orada oturup dua yapmak mümkün müdür?
Allah Resulü büyük şeytanı (cemre-i Akabe ) bayram günü sabahleyin taşlamıştı. O günden sonraki taşlamaları öğlen namazını kıldırmak için çıktığında zevalden sonra yapmıştır. Peygamberimiz bu zamanda yaptığı için sünnet kabul edilmiş ama zevalden önce taşlama yapılmayacağına dair yasaklama veya sakındırma getirmemiştir.
Hanbelî fukahası bütün taşlamaların son güne bırakılmasının caiz olduğu görüşündeler.
Katar Şer’î Mahkemeler Başkanı Allâme Şeyh Abdullah b. Zeyd el-Mahmud, hac ibadeti ve menasiki ile ilgili “İslam’ın kolaylığı” isminde bir risale yazdı ve bu kitapta zevalden önce taşlama yapmanın caiz olduğunu kaydetti. Merhum kitabında şöyle diyor:
“Allah Resulünden sabit ve vaki olmuştur ki yüce Resul, kurbanını bayram günü kuşluk vakti kesmiş, bayram günü kuşluk vakti tıraş olmuş, farz tavafını bayram günü kuşluk vakti yaparak ifa etmiştir. Âlimler bütün bunların hepsinde genişlik tanıyarak teşrik günlerinin birinci gününde değil, bir, iki, üç, hatta dördüncü günü kurban kesileceğine dair genişlik ve kolaylık tanımışlardır. Taşlama da böyledir. Diğer yapılanlara genişlik tanınırken sadece taşlamayı gün içinde belirli bir zamana sıkıştırmanın geçerliliği ve manası yoktur. Öyle ki taşlamalar hac işleri bitip ihramdan çıktıktan sonra yani ikinci tehallülden sonra yapılmaktadır. Bu durumdaki hacı için ihramın bütün yasakları kalkmış hatta cinsel ilişki bile serbesttir. Hacı bayramın birinci günü büyük şeytanı taşlayıp tıraş olduktan sonra “birinci tahallül” denen ihram serbestisini kazanmıştır. Hacı farz tavafını yaptığında ikinci tehallül denen ihramdan tam çıkış gerçekleşir. Bu hacının haccı, eğer bu durumda ölürse tamamlanmış kabul edilir. Şeyh açıklamasına devam ederek derki; “ Şafiî ve Hanbelî fukahasından bazıları diyorlar ki; Akabe cemresi dâhil bütün taşlamaların taşlarını kişi birleştirip teşrik günlerinin sonuncusu olan üçüncü günde atsa caizdir ve yapılan bu taşlama eda olarak geçerlidir. “Muğnîde, Şerhi kebir” de ve yine “İkna” ve “Münteha ” isimli kitaplarda bunların geçerli mezhep görüşü olduğu kaydedilmektedir. İmamı Nevevî “Mecmû” isimli kitapta bu hüküm ve görüşün Şafiî mezhebinde geçerli ve kabul gören bir görüş olarak kabul edildiğini kaydetmektedir. Durum bu şekilde olduğuna göre zevalden önce taşlama yapmaya itiraz için hiçbir dayanak ve gerekçe yoktur.
Efendimiz ve arkadaşları yapmadı diye zevalden önce taşlamaya müsaade etmezken, yine efendimiz ve arkadaşlarının yapmadığı bütün taşlamaları üçüncü günde yapmaya müsaade ediyor ve cevaz veriyorsunuz. Her günün taşını aynı günde - isterse zevalden önce olsun – atmak sünnete uymada daha uygundur. Çünkü böylece Allah Resulünün attığı günde taşlama yapılmış olur. Buna rağmen her iki günde yapılan taşlamalar inşallah doğru ve sahihtir. Çünkü bugün oradaki insanlar izdiham ortamında ayaklar altında ezilme korkusu özrü dairesindedirler.
Abbas, sikaye (suculuk ) vazifesi ile yükümlü olduğu için Efendimizden Minada kalmayarak Mekke’de kalıp geceleme izni istemiş ve efendimiz de ona izin vermişti. Hâlbuki bu izin ve müsaade iki vacibin terkini gerektiriyordu. Bunlarda: Minada gecelemek ve Mina günlerinde taşlama yapmaktır. Allah Resulü ona bu izni verirken kendisi yerine taş atmak için birini vekil tayin etmesini emretmemiştir. Hâlbuki bu her iki işte de vekâlet caiz ve mümkündür.
Peygamberimize Safiye anamızın hayız gördüğü haber verilince farz tavafını yapıp yapmadığını sormuş, farz tavafını yaptığı söylenince “bu takdirde yola çıkabilir” demiş ve ondan veda tavafı yapmayı düşürmüştür. Hâlbuki veda tavafı haccın vaciplerinden sayılmaktadır. Safiye’ye kendi yerine birini veda tavafı yapmak üzere vekil kılmasını da emretmemiştir.
Deve çobanlarına Mina’da gecelememe ruhsat ve müsaadesini vermiş, bayram günü Akabe cemresini taşladıktan sonra üç günün taşını birleştirerek dönüş günü gece veya gündüz istedikleri saatte atmalarına müsaade etmiştir.”
Taşlamanın dört günün her vaktinde mümkün olduğunu söyleyen âlimler:
Teşrik günlerinde hiçbir kayıt – şart aramadan zarûret olsun veya olmasın zevalden önce de sonra da, geceleyin de taşlama yapmanın caiz olduğu görüşü Tavus ve Ata’nın mezhep ve görüşüdür.
Şafiî Mezhebinin ileri gelenlerinden olan Rafiî “ Tuhfe” isimli kitapta kesinlikle bunun caiz olduğu görüşü nakledilmektedir. Ayrıca orada diyor ki; Esnevi bu konu ile ilgili yaptığı incelemede Şafiî mezhebince de tanınan ve bilinen görüşün bu olduğu bilinmektedir.
İmamı Azam Ebu Hanîfe acele intikal etmek isteyen için zevalden önce taşlamanın caiz olacağını söylemiştir.
İmamı Ahmed de aynı görüştedir. Bu görüş “el-Furû “isimli kitapta kaydedilmektedir. “el-İnsaf” isimli kitapta denir ki; İbn Cevzî zevalden önce taşlama yapmaya cevaz vermiştir.
“el-Vazıh” isimli kitapta da deniyor ki; “Taşlama günlerinin üçünde de güneş doğduktan sonra şeytan taşlama caizdir”. Zerkeşî bunu kesin bir dille teyit edip desteklemiştir.
“Bidayetül –Müctehîd”de Ebu Cafer Muhammed b. Ali’den naklen denir ki ; “Ebi Cafer dediler ki “şeytan taşlama güneşin doğmasıyla başlar.”
Dari Kutnî, Amr b. Şuayb’dan, o da dedesinden nakleder.
Dedesi demiş ki : “Allah Resulü çobanlara geceleyin ya da gündüzün herhangi bir saatinde taşlama yapmaları için ruhsat vermiştir”
Muvaffak,”el–Kâfi” isimli kitabında diyor ki: Hastalık, kendisi
veya malı için korku gibi özrü olan herkes bu meselede çobanlar gibidir. Çobanlara tanınan ruhsat onlarda da geçerlidir.
Bu görüşlerden anlaşılıyor ki geçmişteki âlimler bu meselede ictihada yer olduğu görüşündedirler. Bu meselenin çözümünde genişletme fetvasını uygun bulmuşlar ve doğru görmüşlerdir.
Zaruret ve mazeretten dolayı taşlamanın gündüz veya gecenin herhangi bir saatinde yapılabileceğine cevaz verildiğine göre, içinde yaşadığımız bu zamanda izdiham, sıkıntı ve ayaklar altına düşme, ezilme gibi korkular daha şiddetli ve özür için daha da geçerlidir.
Taş atmanın caiz olmadığı veya sakındırılması gereken bir zaman olsaydı peygamberimiz bunu muhakkak açıklardı. Çünkü istendiği ve ihtiyaç duyulduğu zamanda açıklama yapmamak risaletin gereğini yerine getirmemek olur ki bu ise Peygamberler için mümkün olmayıp caiz değildir. Yüce Resul bayram günü ve teşrik günlerinde kendine, önce yapıldığı veya sona bırakıldığı sorusunda bütün meselelerde “yap hiçbir zorluk yoktur.”(if’al, lâ harec) demiştir.
Din, Allah ve Resulünün meşru kılıp bildirdiği şeylerdir. Hakkında bir şey söylenmemiş olan şeyler bir lütuf ve iyiliktir. Allah ‘ın affını, iyiliğini ve lütfunu kabul edin, zorluklardan bizi muaf tuttuğu için ona hamd edin “kendinizi tehlikeye atmayın” “kendinizi öldürmeyin, ölüme götürmeyin. Çünkü yüce Rab size son derece merhametlidir. …ilh .”
İbn Mahmut 40 sene önce bunları söylüyordu. Hâlbuki o bizim gördüklerimizi, onca izdihamı, zorlukları, yüzlerce canın ayaklar altında ezildiklerini görmemişti. İnsanın hayatına mal olmayan ufak tefek mazeretler için veya mazeretsiz olarak günün her saatinde taşlamanın yapılabileceğini caiz gören âlimler, fakihler, zamanımızdaki bunca mazeretler için neler derdi acaba?
Bayramın 4. günü:
İmam Muhammed, Ebu Yusuf ve diğer üç mezhebe göre dördüncü günü taş atma vakti 2. 3. gün de olduğu gibidir.
Ebu Hanifeye göre, ise fecri sadık ( iftar ) vakti başlar.
Bayramın dördüncü günü güneşin batmasıyla ister eda ister kaza olsun taş atma süresi sona erer.
Hasan
Hasan
Admin

Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 21/08/08
Yaş : 72

http://asil-islam.hareketforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz