Asıl İslam
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

KADINLARLA TOKALAŞMAK

Aşağa gitmek

KADINLARLA TOKALAŞMAK Empty KADINLARLA TOKALAŞMAK

Mesaj  Hasan Perş. Kas. 27, 2008 2:25 pm

KADINLARLA TOKALAŞMAK



Günümüzün Müslümanları arasında benzer bir sorun da, kadınlarla erkeklerin el sıkışmaları hususunda yaşanmaktadır…

Kadınla erkeğin tokalaşmasının din’deki yerini, iki eserden buraya alıntı yapmak süretiyle açıklamaya çalışacağız:

“Taberî’nin rivayetine göre Hz.Peygamber Medineye geldiğinde Ensar kadınlarını bir eve toplamış, onlardan bey’at alması için Hz.Ömeri görevlendirmişti. Bir rivayette Ömer, kapının ardından ellerini içeriye uzatmış, kadınlarda içeriden ellerini uzatıp bir çeşit tokalaşarak Peygamber adına Ömer’e bey’at etmişlerdir.” [1]

Yine rivayete göre Hz.Peygamber Mekkenin fethinden sonra önce erkeklerden, sonra kadınlardan bey’at almıştır. Bey’at için gelen kadınlar arasında savaş suçlusu olduklarından dolayı peygamberin öldürülmesini emrettiği dört kadından biri olan, Peygamberin amcasını öldürtüp onun ciğerlerini çiğneyen Hind de vardı. Utbe kızı ve Ebu Süfyanın karısı Hind, tanınıp öldürülmemek için kadınlar arasında gizlenerek bey’ate gelmişti. Hind’in sesini fark eden Peygamber Hind’e bakıp tanıdı ve

—Sen Hindsin dedi. Hind:

—Allah geçmişte olanları affetsin; deyince Peygamber yüzünü öteye döndürdü [2]

İbn Hatim’in Hz. Aişeden çıkardığı rivayete göre Hz. Peygamber bey’at için gelen Hind’in elini görünce gidip onu değiştirmesini emretmiş, Hind de kına yakıp gelmiş (beyat etmiş) tir.[3]

Mukatil İbn Hayyan’a göre Allahın Elçisi Safa tepesinde erkeklerden bey’at almış, Ömer de ona vekâleten kadınlardan, onlara yemin ettirmek suretiyle beyat almıştır.[4]

Buharinin rivayetine göre Hz.Peygamber, bayram günü de kadınlardan ayetteki bey’at sözleriyle bey’at almıştır.[5]

Görüldüğü üzere Hz.Peygamber erkeklerden bey’at aldığı gibi kadınlardan da bey’at almıştır. Bey’at alma birkaç kez olmuştur. ‘Akabe bey’atı, Medine ye geldiğinde Ömer vasıtasıyla aldığı bey’at, Rıdvan ağacı altındaki bey’at, bayram da aldığı bey’at ve Mekkenin fethi günü aldığı bey’at. Erkek ve kadınlardan aldığı bey’at enaz beştir.

Bey’at, bey’ gibi satmak demektir. Genellikle satış esnasında satanla alan el sıkışarak anlaşmayı garantilerler işte bu kökten alınan “bey’at”kelimesi de sosyo-politik bir akid olarak devlet başkanını seçme akdi veya yapılacak bir işi onaylamadır. Hz.Peygamber de, çok eskiden beri kalan gelenek uyarınca ashabından, Peygamber olarak buyruklarını tutacaklarına dair, el sıkışarak bey’at (söz) almıştır. Peygamber, erkeklerden bey’at aldığı gibi kadınlardan da bey’at aldığına ve bey’atın geleneksel olarak şekli bilindiğine göre Peygamberin erkekler de olduğu gibi kadınlarla da el sıkışarak bey’at almış olması gerekir. Olay gerçekte bu iken zamanla gelişen koyulaştırma eğilimi ile Peygamberin kadınlarla normal el sıkışma şeklinde bey’at almış olmasını değiştiren rivayetler ortaya çıkmıştır.

Kimi rivayette Peygamber adına bey’at alan Ömer’in, dışarıdan elini uzatarak kadınlardan bey’at aldığı (onlarla direkt el sıkıştığı) belirtilirken[6]- ki normalide budur- kimi rivayette Ömer’in, Mekkenin fethinde kadınlardan sadece yemin ettirerek bey’at aldığı, tokalaşmadığı belirtilmiştir.[7]

Kimi rivayete göre Mekkenin fethinde Peygamber direkt tokalaşarak kadınlardan bey’at almış, kimine göre eline bir kumaş parçası dolayarak bey’at almıştır.[8]

Kimine göre de Peygamber kadınlardan sadece sözle bey’at almış, el sıkışmamıştır.[9]

Herhalde bazı kimseler bu rivayetlere dayanarak kadının erkekle tokalaşmasını haram veya mekruh saymışlardır. Oysa kendi aralarında bu kadar çelişkili olan bu kişi haberleri, dinde haram gibi ağır bir hüküm belirtecek güçte değildir. Çünkü bunların birinde Ömer’in kadınları görmeden kapı aralığından elini uzatarak onlarla musafaha ettiği, diğerinde peygamberin musafaha esnasında eline bir kumaş sardığı, başka birinde Peygamberin elini batırdığı suya kadınlarında ellerini daldırmak suretiyle bey’at ettikleri[10]ve son rivayetlerde ise Peygamberin kadınlarla musafaha etmediği anlatılmaktadır ki bunlar çelişkili rivayetlerdir. Şayet bir rivayette olduğu gibi Peygamber: “Ben kadınlarla el sıkışmam” demiş ise bu, en fazla kerahiyet bildirir. Çünkü bunun tersini söyleyen hadis iki yolla rivayet edilmiştir, daha güçlüdür. Kaldı ki Hind’in, bey’at esnasında gelip Peygamberin elini tutarak ona yalvarması ve Peygamberin ona engel olmaması, el sıkışmanın haram olmadığını kanıtlar. Bir şeyin haram olması için kesin delil gerekir. Eşyada asıl olan ibaha (serbest bırakma) dır. Kadınlarla el sıkışmanın haram olduğu hakkında kesin bir delil yoktur.

Medine de Hz. Ömer’in, kapının ardından ellerini uzatarak kadınlardan Peygamber adına el sıkışarak bey’at aldığı, kadınla el sıkışmanın haram olmadığını gösterir.”[11]



Kadınla Erkeğin El Sıkışması:

“Kadın ve erkeğin el sıkışmasının gelenek ve görgü kuralları açısından ve dini hüküm açısından ayrı ayrı ele alınması gerekli olur.

Toplumların veya belirli kesimlerin kültür ve geleneğinde böyle bir tokalaşma âdeti yoksa, kadınla erkeğin el sıkışması kadının mahremiyeti, dokunulmazlığı açısından olumlu karşılanmıyor veya erkeğin kıskançlığını mucib oluyorsa, bu durumu sosyal bir realite, bu tutumu en azından bir insan hakkı şeklinde kabul edip böyle bir çekimserliğe saygı duymak gerekir. Bu konunun gelenek ve kültür boyutudur. Böyle olduğu için de kendisi elini uzatmadıkça tokalaşmak için kadınlara el uzatılmaması ve emrivaki yapılmaması, kadınların tokalaşmaya zorlanmaması, kadının tokalaşmak için erkeğe elini uzatması halinde tokalaşılması hemen hemen bütün kültürlerde yaygın bir nezaket ve adab kuralıdır…

Kadın ve erkeğin birbirleriyle tokalaşmasının dinî hükmü ise, konunun bir diğer boyutudur. Elbetteki bu tür konularda örf ve âdetin, gelenek ve törelerin oluşumunda dinin birinci derecede etkisi vardır… Böyle bir davranışın dînen günah, mekruh veya haram olduğunu söyleyebilmek için bunun din açısından gerekçelerini ortaya kaymak gerekir. Özetle belirtmek gerekirse kadın ve erkeğin tokalaşmasını yasaklayan bir ayet olmadığı gibi Hz.Peygamberin bu yönde herhangi bir sözü de yoktur. Resülüllahın kadınlardan bey’at alırken onlarla tokalaşmadığı doğrudur. O dönemde erkekler arasında musafahalaşma âdeti bulunsa da kadınlarla erkeklerin tokalaşmaları gibi bir adet mevcut değildi. Böyle olunca Resülüllah’ın bu uygulaması onun kadınlarla tokalaşmayı caiz görmediği yani var olan bir âdeti ilga ettiği (yok ettiği) şeklinde değil de, kadınlarla biatlaşmada toplumun kültürüne uygun bir usulü uyguladığı şeklinde anlaşılmalıdır. Bu sebeple bu yöndeki rivayetlerden sarih bir yasaklama hükmü çıkarmak doğru olmaz. O halde tokalaşmanın günahlığı hükmü nereden çıkmıştır? Yaygın olarak kabul edilen bir fıkıh kuralına göre, harama götüren şey de haramdır… Tokalaşmanın günahlığı/haramlığı hükmü bu kuralın işletilmesiyle elde edilmiştir… Ancak bu yasaklamanın ne gibi davranışlara kadar uzanacağı, arada kurulacak sebep-sonuç ilişkisine göre değişebilecek niteliktedir. Nitekim kadın ve erkeğin tokalaşmayla gerçekleştirdikleri yakın teması zinaya götürücü bir sebep, bu konuda ilk adım olarak görenler kadın ile erkeğin tokalaşmasının haram olduğu hükmüne varmışlardır. Bu tokalaşmanın zinaya götürme ihtimali zayıfladığında hükümde haramlıktan mekruhluğa indirilmiş, eğer tokalaşmanın zinaya götürmesi muhtemel görülmezse, bu takdirde onun mubah olduğunu söylemek mümkün olur…” [12]



İslâmda Kucaklaşmanın Yeri:

“İnsanların uygun vesilelerle sevgi ve saygı belirtisi olarak tokalaşmaları, birbirlerini kucaklamaları, din kardeşliği, akraba sevgisi, komşuluk ilişkileri gibi ilkeler açısından esasen çok olumlu birer davranıştır. Bununla birlikte muhtemel sapmaları, aşırılık ve yanlışları önleme düşüncesinden hareket eden bazı fakihler erkeklerin ve kadınların kendi cinsleriyle kucaklaşmasını hoş karşılamamış mekruh görmüşlerdir. Fakat Hanefî fakihlerinin çoğunluğu ile diğer bir kısım fakihler ise, bunda bir sakınca olmadığı görüşündedir. Bu bilginler görüşlerini Hz. Peygamber’in Hayber’in fethi günü Habeşistandan dönen amcazadesi Cafer b. Ebu Talib’i büyük bir sevinçle karşılamış ve onu kucaklamış olması hadisesiyle desteklemişlerdir.




[1] Camiul beyan 28/81


[2] Taberî, Camiul beyan 28/78, Taberî Tarihi 3758-60, İbn Kesir Tefs. 4/354-35

[3] İbn Kesir Tefsiri 4/35

[4] İbn kesir tefs. 4/355


[5] Buhari Tefsir,Süre 60, İbn Kesir Tefs. 4/354


[6] Camiul beyan 28/78-81, Taberî Tarihi 3/58-60,İbn Kesir Tefsiri 4/354-355


[7] İbn Kesir Tefsiri 4/355


[8] Aynı kaynak


[9] Buhari tefs. 60, Tirmizi süre 60, et Tac 4/260


[10] Mefatihul gayb 29/ 308


[11] Prof. Dr. S. Ateş, a.g.e. 275-278


[12] İlmihal (Diyanet Vakfı) “İSAM” c.2.476-478
Hasan
Hasan
Admin

Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 21/08/08
Yaş : 72

http://asil-islam.hareketforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz