Asıl İslam
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

FAL-FALCILIK FALNAME

Aşağa gitmek

FAL-FALCILIK FALNAME Empty FAL-FALCILIK FALNAME

Mesaj  Hasan Cuma Ara. 05, 2008 5:39 pm

Fal - Falcılık - Falname:

Fal dendiğinde gelecekte olacak şeyler hakkında bilgi sahibi olmak için başvurulan çeşitli yollar akla gelmektedir. Baht, uğur ve talihi anlamak için bir takım garip yollara başvurma, atılan boncuk ve baklaya tesadüfen açılan bir kitabın bir satırına, koyunun kürek kemiğine, kahve fincanına, baklaya v.b. şeylere bakıp bunlardan anlam çıkarma işidir. Osmanlıdan zamanımıza kadar fal bakma şekil ve yöntemini kaleme alan pek çok eser mevcuttur. Hazırlayanların isimleriyle meşhur olan fal nameler genellikle Hz.Ali, Cafer es Sadık ve Muhyiddin İbnül Arabî ye nispet edilen eserlerdir. Ancak bu eserlerin onlara ait olması mümkün değildir. Manevi otoriteleri dolayısıyla kendilerine izafe edilmişlerdir. Hz. Ali’nin ilim şehrinin kapısı ve Peygamber sırlarının varisi olarak kabul edilmesi, Cafer es Sadık’ın güvenilir kişiliği, bilhassa Hz. Ali’nin kıyamete kadar olmuş ve olacak her şeyi Hz. Peygamberden veraset yoluyla öğrendiği (DİA.VII.I.215,217) inancından hareketle onlar falnâme müellifi olarak gösterilmiştir. İbnül Arabî ise manevî-batınî ilimlerdeki engin bilgisiyle tanınmış bir mutasavvıf olduğundan onun tertip ettiği kabul edilen bir tefe’ülname de çok yaygınlık kazanmıştır.

İslam da, Allah’ın mutlak hâkimiyetine ve birliğine olan inancı zedeleyen, putlarla istişare etmek, onlardan yardım beklemek gibi cahiliye âdeti izleri taşıyan, insanı gerçek bilgi kaynaklarına ve gerçek sebeplere başvurmaktan alıkoyan her türlü faaliyet batıl görülmüş, fal ve falcılıkla ilgili işlemler de bu kapsam da mütaala edilerek yasaklanmıştır.

Kur’an da “Fal” kelimesi geçmemekle birlikte Peygamber (a.s.)in bazı hadislerinde şekil olarak buna benzer fakat mana yönünden bizim anladığımız faldan daha değişik bir mana arz eden “Fe’l” sözü geçmektedir. Şöyle ki “adva (hastalığınAllah’ın takdiri olmaksızın bulaşması) yoktur. Tıyara (bir şeyi uğursuz sayma) yoktur. Ben hayırlı “fe’l” i ( bir şeyi hayra yorma ) severim.” (Buhari Tıp 43, İbn Mace, Tıp 43), hadisinde geçen “fe’l” kelimesinin bildiğimiz fal ile aynı anlama gelmediği açıktır.

Ebu Hureyrenin, Peygamberimizden nakletiği başka bir, hadiste; “Tıyara yoktur, daha hayırlı olan fe’l vardır.” Buyurdular Ebu Hureyre; “ Fe’l nedir ey Allahır Resülü? diye sorunca “sizden birinizin işittiği salih sözdür.” dedi. (Buhari, Tıp 44)

Cahiliye Arapları bir sefere, bir savaşa, bir ticarete, bir nikâha yahut herhangi bir işe teşebbüs edecekleri zaman üç zar veya ok çekerler yahut kuş uçururlardı. Bu zarların veya okların birine “Rabbim emretti” yahut “yap” diye emir; diğerine “Rabbim nehyetti”yahut “yapma” diye nehy kelimeleri yazılı olurdu, biri de boş bulunurdu. Birisi torbaya elini sokar, zarlardan birini çeker emir çıkarsa yaparlar, nehy çıkarsa yapmazlar, boş çıkarsa bir daha çekerlerdi. Kur’an bunu şu ayetle yasaklamıştır. ”Ey İman edenler; içki, kumar putlar ve fal okları şeytan işi birer pisliktir, bunlardan kaçının ki, kurtuluşa eresiniz.” (el-Maide 5/90.)

Cahiliye de birde kuş uçurtma âdeti vardı ki bir yere gidecekleri zaman bir kuş uçururlar, sağa giderse teyemmûm (uğurlu sayma) sola giderse teşe’ûm ederler (uğursuz sayarlar) dı. Peygamberimizin “tıyara yoktur” hadisi ile bununda yasaklandığını biliyoruz.

Bugün yaygın olan fal çeşitlerinden biri de modern cahiliyenin itibar ettiği yıldız falıdır. Gökteki burçlardan istidlâl (delile dayanarak sonuç çıkarma) ile yapılan bu falcılığın aslı sabiî’lere dayanır. Sabiîler [1] İdris (a.s.) ın mucizesi iddiasıyla semayı on iki burca taksim etmişler ve eflaktan yalnız tapındıkları ve heykellerini diktikleri “sebaî” gezegenlerin durumlarına göre, yeryüzünde meydana gelecek olayları bildireceği iddiasıyla yıldızlarla ilgili bir takım hükümler yazmışlardı. Onların bu inançları günümüze kadar gelmiş bulunmaktadır. (Elmalılı M.H.Yazır.”Hak Dini Kur’an Dili” VII 5 208)

Dinimizin kesinlikle yasakladığı falcılık bir çeşit gayb dan haber vermedir. Halbu ki Kur’anı Kerim gaybı Allahtan başka hiçbir kimsenin bilemeyeceğini Peygamberlerle melekler dahi, kendilerine vahy edilmedikçe gayb dan haber veremeyeceklerini açıkça bildirmektedir.

“Deki: “Göklerde ve yerde olan gaybı Allah’tan başka bilen yoktur.”(en-Neml 27/65) ve “Deki; size Allah’ın hazineleri elimdedir demiyorum, gaybı da bilmiyorum”...(el-Enam 6/50) “Eğer gaybı bilseydim, daha fazla hayır yapardım.” (Araf 7/188) ayetleri buna yeterli delildir.

Hz. Peygamber, insanların etrafındaki çeşitli olay ve eşyaya uğursuzluk atfetmesini kınayarak “sizden biri hoşlanmadığı bir şeyi gördüğünde, “Allahım! İyilikleri yalnız sen verir, kötülükleri de yalnız sen affedersin, senden başka güç ve kuvvet sahibi yoktur.’ desin.” (Ebu Davüd “Tıp” 24) buyurmuştur. İnsanı, sebeplere sarılmaktan alıkoyan uğur ve uğursuzluk anlayışı, Hz. Peygamberin tebliğ ettiği islamî öğretiye ters düşmektedir. Uğursuzluk inancının yasak kılınmasındaki asıl sebep de, buna inanan kişinin kendi irade ve gücünü inkâr yanın da, yaratmayı Allah’a değil, bizzat uğursuz saydığı varlığa nisbet etmesidir. Bu sebeple de çeşitli kültürlerde birçok tarz ve yöntemleriyle yaygınlık kazanmış bulunan her türlü fal ve falcılık meselâ tuz falı, kahve falı, kurşun dökme, el içi falı, Kur’an ve kitap falı, İslamın inanç ve bilgi sistemine uymaz.[2]

Kendilerine “arrâf” yahut “kâhin” denilen falcıları ve bu falcılara gidip fal açtıran, onlara inanan veya destekleyenleri Peygamber (a.s.) ağır bir dille kınamış hatta kâfirlikle nitelemiştir. “Her kim bir arrafa gidip de ona bir şey sorarsa, kırk gecelik namazı kabul olmaz” (Müslim Selam 125) buyurmuştur. Ebu Davud da geçen bir hadis ise şöyledir; “Kim bir kâhine gider, dediklerini doğrularsa; şüphesiz ki Muhammed’e indirilmiş olanı, inkâr etmiş olur” (Ebu Davud, Tıb, Hadis No:3904)
----------------------------------------
[1] Sabiî,yıldızlara tapanlara denir.
[2] A.g.e. Fal md, İlmihal ‘İSAM’c.II 148-149
Hasan
Hasan
Admin

Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 21/08/08
Yaş : 72

http://asil-islam.hareketforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz