Asıl İslam
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

NAMAZ KILMANIN MEKRUH OLDUĞU SÖYLENEN VAKİTLER!

Aşağa gitmek

NAMAZ KILMANIN MEKRUH OLDUĞU SÖYLENEN VAKİTLER! Empty NAMAZ KILMANIN MEKRUH OLDUĞU SÖYLENEN VAKİTLER!

Mesaj  Hasan Perş. Kas. 27, 2008 1:25 am

Mekruh Olan Vakitler: Namaz kılmanın mekruh olduğu vakitlerin üçü bir hadiste, ikisi bir başka hadiste zikredilmiştir.
Üç tanesi Müslim’de rivayet edilen Ukbe b. Amir el-Cühenî hadisindedir : “Üç saat vardır ki, Hz. Peygamber bu saatlerde namaz kılmamızı, ölülerimizi defnetmemizi bize yasaklardı: Güneş doğduğu zaman yükselinceye kadar, güneş tepeye geldiği zaman zevaline kadar, güneş batmaya meyl ettiği zamandır.” Bu üç vakit iki duruma mahsustur: Ölü defni ve namaz kılmak.
Diğer iki vakte gelince: Buhari ile Müslim’de Ebu Said el-Hudrî’den rivayet edilen şu hadise dayanmaktadırlar:“Resulullah’ın şöyle buyurduğunu duydum: “Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar namaz yoktur, ikindi namazından sonra güneş batıncaya kadar namaz yoktur.” Müslimin ifadesi şöyledir: “Sabah namazından sonra namaz yoktur.”
Yasaklanmış olan vakitlerin toplamı ise beştir.
1. Sabah namazından sonra, göz kararıyla güneş mızrak boyu yükselinceye kadar.
2. Güneş doğarken bir mızrak boyu yükselinceye kadar.
3. Güneş, tam tepe noktasına geldiği zaman ( istiva vakti ) zevale kadar ( yani öğle vakti girinceye kadar)
4. Güneşin sararma vaktinden güneş batıncaya kadar.
5. İkindi namazından sonra, güneş batıncaya kadar.
Şimdi bu yasaklardan elde edilen farklı hükümlere gelince:
Hanbelîlere göre beş vakitte nafile namaz kılmak haramdır.
Malikîlere göre sadece üç vakitte nafile namaz kılmak haram olup diğer iki vakitte namaz kılmak tenzîhen mekruhtur.
Hanefîlere göre beş vakitte de namaz kılmak tahrimen mekruhtur.
Şafiîlere göre üç vakit için tahrimen mekruh, diğer iki vakitte namaz kılmak tenzihen mekruhtur.
Mekruh namazların çeşitleri hakkında âlimler arasında farklı görüşler vardır:
1- Üç vakit: Güneşin doğma, batma ve istiva halinde Hanefilere göre namaz kılmak tahrîmen mekruhtur: İster nafile, ister farz ister vacip olsun bu hükme dâhildir. Ancak mutemet ve sahih görüşe göre Cuma günü bu hükmün dışındadır. Hanefîler buna rağmen şu görüşe de yer veriyor: Sabah vakti güneş doğarken, o günün sabah namazının eda edilmesi sahih değildir. Ancak halk bu şekilde namaz kılmaktan alıkonmamalıdır, alıkonurlarsa sabah namazını terk ederler.
2- Sabah ve ikindi namazlarından sonra, sabah namazı ile ikindi namazının sünnetleri ya da tavafın iki rekât namazı yahut sehiv secdesi yahut bozulmuş bir nafile namazın kazası da olsa, nafile namaz kılmak tahrimen mekruhtur, kılınırsa geçerlidir.
Bu iki vakitte namaz kılmanın mekruh olmasının sebebi, vaktin asıl sahibi olan namaz ile meşgul olmasından ötürüdür. Asıl farz yerine getirildikten sonra, başka bir farz ile meşgul olmak yahut vacip olan bir ibadeti yerine getirmekle meşgul olmak sebebiyle mekruhluk kalmaz.
Malikîlere göre üç vakitte nafile namaz kılmak haramdır fakat farz namaz kılmak mekruh değildir. İkindi namazından sonra güneş sararmadan önce namaz kılmak mekruh değildir. Belki menduptur ( Hâlbuki Hanefi’ye göre yukarda geçtiği gibi mekruhtur)
Şafiîlere göre üç vakitte namaz kılmak tahrîmen mekruh, iki vakitte de tenzîhen mekruhtur. Şafiîler namaz kılmakta kerahet bulunmayan aşağıdaki hususları istisna etmiştir:
1- Cuma Günü: Çünkü bu husus Beyhaki’nin Ebu Said el-Hudrî ile Ebu Hüreyre’den rivayet ettiği şu hadiste istisna edilmiştir “Resülüllah, Cuma gününün dışında gündüzün ortasında namaz kılmayı yasaklamıştır. ( Ebu Dâvuda göre bu hadis mürseldir, senedinde zayıf ravi olan Leys b. Ebu Süleyim bulunmaktadır. Subulüsselâm 1–114 ). Şafiîlerce, ister Cuma namazında bulunulsun ister bulunulmasın bu vakitte namaz caizdir.
2- Mekke Haremi: Çünkü Cubeyr b. Mut’ im’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber a.s. şöyle buyurmuştur: “Ey Abdi Menaf oğulları! Gece ve gündüz, hangi saat olursa olsun, bu Beyti tavaf edip namaz kılan hiçbir kimseye engel olmayın (Buhari-Müslim )
3- Sebebi Bulunan Tehir Edilmemiş Namaz: Kaçırılmış bulunan namaz ile küsuf namazı, tahiyyatül mescid namazı, abdest sünnetini yerine getirmek için kılınan namaz, şükür secdesi namazı gibi namazların kılınmasında kerahet yoktur. Kaza namazı ister farz ister nafile hangi vakitte olursa olsun kaza edilir. Bunun dayandığı delil, hadisin nassıdır. O da şudur: “Bir namazı uyuyarak yahut unutarak kaçıran kimse, hatırladığı zaman onu kılsın” ( el- muğni 1.107–122, Keşsafulkına 1.529–531 )
Hanbelîlere göre yasaklanmış bulunan bütün vakitlerde ve diğer vakitlerde kaza namazları kılmak caizdir. Çünkü daha önce geçen ( uyku ve unutma ) hadisi umûmidir. Bunun yanında Ebu Katade hadisinde şöyle buyrulmaktadır. “Uykudan ötürü kusur yoktur. Kusur ancak uyanıklık durumunda namazın kılınmamasındadır. Sizden biri bir namazı unuttuğu yahut uyuya kalarak kılmadığı zaman, hatırlayınca onu kılsın.” ( Ebu Davud, Tirmizi rivayet etmiştir Tirmizi Hasen-sahih demiştir )
Yine Hanbelîlere göre Nafile namazların yasaklanmış vakitlerde kılınması konusunda, Mekke ile diğer mekânlar arasında bir fark yoktur. Çünkü hadis umumîdir. Bunun gibi, zeval vaktinde, Cuma günü namaz kılmakla diğer günlerde kılmak arasında bir fark yoktur.

Nafile Kılmanın Mekruh Olduğu Diğer Vakitler:
Hanefîler ile Malikîler, aşağıda zikredilen diğer vakitlerde namaz kılmayı mekruh kabul etmişlerdir. Hanefîlere göre kerahet tahrîmîdir. Bu vakitler şunlardır:
1- Fecir doğduktan sonra sabahın vaktini kılmadan:
Hanefîlere göre, bu vakitte sabah namazının iki rekât sünnetinden başka bir namaz kılmak tahrîmen mekruhtur. Şafiîlerden bir kısmı bu vakitte namaz kılmanın tenzîhen mekruh olduğunu söylerken yine Şafiî de meşhur olan görüş bunun tersidir. Nitekim Hanbelîlere göre bu vakitte nafile namaz kılmak caizdir.
Bu vakitte namaz kılmanın mekruh olduğu hususunda Hanefîlerle Malikîlerin dayandıkları delil İbn Ömer hadisidir “Fecir vaktinin girmesinden sonra sabahın farzından önce iki rekâttan başka sünnet namaz yoktur.”
2- Akşam namazından önce:
Hanefî ve Malikîlere göre, akşam namazından önce nafile namaz kılmak mekruhtur.
Şafiîlerde ise meşhur olan görüşe göre, akşam namazından önce iki rekât nafile namaz kılmak müstehaptır. Bu namaz sünnet-i gayri müekkededir.
Hanbelîlere göre, akşam namazından önce iki rekât nafile namaz kılmak caiz olup sünnet değildir. Dayandıkları delil İbn Hibbanın Abdullah b. Mugaffelden tahriç ettiği şu hadisi şeriftir: “Hz. Peygamber, akşam namazından önce iki rekât namaz kılmıştır.” Enes r.a de şöyle demiştir. “Hz. Peygamber a.s. döneminde güneş battıktan sonra akşam namazı kılınmadan önce iki rekât namaz kılardık.” ( a.g.e. s.7 )
3- Cuma günü, bayram günleri imam hutbe okurken:
Hanefîler ile Malikîler’e göre imam hutbeye çıktığı andan itibaren Cuma namazını kıldırıncaya kadar herhangi bir nafile namaz kılmakla meşgul olmak mekruhtur. Malikîler bu görüşe ilaveten: Cuma namazından sonra da insanlar mescitten ayrılıncaya kadar nafile kılmak mekruhtur.
Şafiî ve Hanbelîlere göre, bu durumda iftitah tekbirinin kaçırılmasından korkulmuyorsa, tahiyyatül mescid namazı dışında bir nafile namaz kılmak tenzîhen mekruhtur.
4- Bayram namazından önce ve sonra:
Hanefî, Malîki ve Hanbelîlere göre bayram namazından önce ve sonra nafile namaz kılmak mekruhtur. Hanbelîler buna ilave olarak: Kişi bayram namazı kılınan yerden çıkıp ayrıldığı zaman nafile kılabilir demişlerdir.
Hanefîler ve Hanbelîlere göre, imam ve cemaat için kerahet eşittir. İster mescitte ister bayram namazı kılınan yerde kılınsın fark etmez. Fakat Malikîlere göre kerahet bayram namazı kılınan yerdedir. Mescitte kılınmasında kerahet yoktur.
Şafiîlere göre bayram namazından önce ve sonra imam için nafile namaz kılmak mekruhtur.
5- Farz namaza durulduğu zaman:
Hanefîlere göre böyle durumda nafile namazla meşgul olmak tahrîmen mekruhtur. Ancak teşehhüde yetişeceğinden korkmaz ise bu durumda sabah namazının sünnetini kılmak müstehaptır. Çünkü sabah namazının sünneti çok kuvvetli bir sünnet olup teşvik edilmiştir. Şafiî ile Cumhura göre, farz namaza durulduktan sonra nafile bir namaza başlamak mekruhtur. Bu nafile hangi nafile ( farza bağlı olan, olmayan) olursa olsun değişmez.
Bu sayılan vakitlerde namaz kılmanın ve nafilelerin haram kılınmasının hikmeti şudur: İlk üç vakitte namaz kılmanın yasaklanmasının illeti Müslim, Ebu Davud ve Nesaî’de rivayet edilen Amr b. Abese hadisinde açıklanmıştır. Bu illette şudur: Güneş doğarken şeytanın iki boynuzu arasında doğar. Bu zamanda güneşe kâfirler tapar. Güneş tepe noktasına geldiği zaman cehennem ateşi yakılır ve cehennemin kapıları açılır. Güneş batarken de yine şeytanın iki boynuzu arasında batar, bu vakitte güneşe kâfirler tapar. Yasaklamanın hikmeti ya güneşe tapan kâfirlere benzeme yahut zeval vaktinin gazab zamanı olmasındandır. Sabah namazı ile ikindi namazlarından sonra nafile namaz kılmanın yasaklanmasının hikmeti, vakitteki bir manadan ötürü değildir. Bu vakitlerin hüküm bakımından vaktin farzı ile meşgul olmasından ötürüdür. Vaktin farzını kılmak, hakiki nafileden daha faziletlidir. ( Zuhayli,a.g.e.. C.1. 402–412 )
Yukarıda belirtildiği gibi bu sayılan vakitlerde namaz kılmanın haram olmasının illeti, ( üç vakit için ) Amr b. Abese hadisidir. Her şeyden önce “güneş doğarken, batarken şeytanın iki boynuzu arasında doğar ve batar, güneş tepe noktasında cehennem ateşi yakılır” gibi ifadeleri Rasullüllah’ın hakiki manada kullandığını ifade etmek mümkün değildir. Rasullüllah eğer bu ifadeleri kullanmışsa ( kullanmış olsa bile ) şu kesindir ki mecazi manada kullanmıştır. Genel olarak meseleye baktığımızda bu yasaklama ya kâfirlere benzeme, ya da zeval vaktinin gazab zamanı olmasındandır. Şu gerçek değişmez kuraldır: İlletin zevali veya değişmesi, hükmün de değişmesini gerektirir. İslam’ın istikrara kavuşmadığı, İslam inancının tam oturmadığı zamanlarda Peygamberimiz kabir ziyaretini yasaklamıştı. Zira bu ziyaret sebeplerinin İslamın ruhuna ters tutum ve davranışları mevcud idi. İslam inancı yerleşince yani illet ( gerekçe ) kalkınca Peygamberimiz tarafından bu yasak kaldırıldı ve kabir ziyareti serbest bırakıldı.
Haram veya mekruh vakitler denen vakitlerin izahında gördüğümüz gibi mezhep yorum ve hükümlerinin hepsi farklı farklı olmasının ana temeli mevcut bazı rivayetleri kendi anlayışlarına göre değerlendirmelerinden kaynaklanmaktadır.
“Mevridi nas’da ictihada mesağ yoktur” yani kitap ve sünnette hükmü bulunan bir mesele ictihad konusu olamaz. Hadisler Mütevatir, Meşhur, Ahad, garib, mürsel, zayıf gibi kısımlara ayrılır. Mütevatir hadis sayısı çok azdır. Meşhur hadisi her müçtehid delil olarak alır. Hanefîler Ahad haberi delil olarak kabul etmezken Şafiîler Ahad haberi kıyasa tercih ederdi. Mezhep sahibi olan imamlar ve âlimler hiç biz zaman, biz bir mezhep kuruyoruz bize uyun diye halkı görüşlerine uymaya çağırmamışlardır. Bir mezhebe göre bir hadis delil olarak yeterli görülürken diğer mezhebe göre hadis veya illet yetersiz kabul edilebilir. Yukarda ifade edildiği gibi bu illet zamanla zeval bulabilir. İlletin ( gerekçenin) ortadan kakmasıyla pek çok hükümde ortadan kalkmıştır. Gece cenazeyi defin etmek, gece tırnak kesmek, geceleri kurban kesmek gibi. Elektrik söz konusu olmadığı zamanlarda bu hüküm doğru iken gerekçe ortadan kalktığı zamanımızda aynı hükümde ısrar etmenin bir manası yoktur. Çok kısa zaman öncesine kadar hac’da gece taşlama yapılmaz, bunun en az kerahetten hâli olmadığı söylenir, amel de buna göre yapılırdı. Gündüzden faksız ışıklandırma söz konusu olduğu için ( atılan taşların nereye gittiğinin müşahede imkânı hâsıl olduğu için ) isabetli bir kararla geceleri de şeytan taşlaması yapılmaktadır. Günümüzde, mekruh veya haram denilen vakitlerde namaz kılmakla kâfirlere, güneşe tapanlara benzeme gibi bir korku söz konusu değildir. “Beni anmak için namaz kıl” ( 20 / Taha 14 ) Namaz, bir başka ifadeyle yaratıcı karşısında isbat-ı vucud eylemektir. Allah-ın huzurunda esas duruşta bulunmaktır. Bunun yasaklandığı, yasak olduğu bir zaman dilimi kanaatimizce olmamalıdır ve yoktur. Yasak vakit vardır denirse, yukarıdaki mezhep ihtilâfları nedendir? Kesin böyle bir hüküm olmuş olsaydı Hanefîlerce akşam namazından önce nafile namaz mekruh sayılırken Şafiîlerce ise mendup sayılır mıydı? Bir mezhep, bu kerahet vakitlerinden Mekke haremini istisna ederken diğer bir mezhep ise bunu istisna etmemesi, yine bir mezhebin yorumunda zeval vaktinde kılınan namazın mekruh veya haram olmasının Cuma günü için istisna sayılması, diğer mezhebin ise bu yasağın bütün günler için geçerli olduğuna hükmetmesi vb. gibi bunca ihtilaf mümkün olur muydu?
Hasan
Hasan
Admin

Mesaj Sayısı : 73
Kayıt tarihi : 21/08/08
Yaş : 72

http://asil-islam.hareketforum.com

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön

- Similar topics

 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz